20 Haziran 2009 Cumartesi

innuendo

önüne taş konulmuşsa eğer, onu ayağınla ittirmesini bileceksin. olmadı elinle onu yerden kaldırıp uzaklara atmasını,fırlatmasını.. dusunmeyeceksın neden konuldugunu. zaten apacık belli neden orda oldugu. önüne bakacaksın daima. o gittiğin tozlu yola.. asfaltı bozulmus, çorak topraklar arasında kalmıs, tozlu yolu düşüneceksin. gözlerin daima açık olamaz. ama tetikte olmayı unutma.

yağmur yağdığında ancak kendini hissedersin. çünkü o yolda bir damla dahi akacak gözyaşın kalmamıştır.sanki Gök senin için ağlıyordur.. eşlik edemesende ona, kalbini uzatırsın. ne de olsa hakketmeyen herkese uzattın, hakkedenden mi esirgeyeceksin?

güçlü olduğunu unutmayacaksın. herşeyi yapabilecek gücün var senin. yeterki çabala, yeterki pes etme.. ve unutma; bu hayat senin. bu yola çıkmanı başkaları karar verse bile istediğin an geri dönebilir ya da istediğin sapaktan sapabilirsin. dedim ya; yeter ki pes etme.. yeter ki..


"you can be anything you want to be
just turn yourself into anything you think that you could ever be
be free with your tempo
be free..
surrender your ego
be free to yourself...


yes we'll keep on tryin';
we'll tread that fine line. "

14 Haziran 2009 Pazar

Acı.

benim seninle ilgilenecek vaktim yok.
soğuk savaş arasında kaldım.
kalbim kırık..
üstümde hiçbirşey yok.
ne evim ne arabam..

benim seninle ilgilenecek vaktim yok.
düşüncelere daldım.
bitmek bilmeyen.
battıkca batar oldum dibe.
pes ediyorum..

benim seninle ilgilenecek vaktim yok.
gözyaşlarım akmaz oldu.
gülmelerim kayboldu.
sırlarım uzağa taşındı..
içtenim çok.


benim seninle ilgilenecek gerçekten vaktim yok!
ne var ki, bu hep böyle süre gider oldu.
daha can yakar daha anlaşılmaz..
bir yaraki hiç kapanmaz.
susup da bakakalır oldum.
incelik falan da kalmadı, hepimiz yalan olduk..