1 Aralık 2009 Salı

mavi.

Bugün hiç kimsenin olmadığı bir sokakta, o yıllar önce içinde nefessiz kaldığım hatta rüyalarımda hep o boğulduğum mavilikle karşılaştım. Şaşkınlıkla beraber bir acı geldi peşi sıra. Ardından da bir çığlık duydum. İçimdeki duvarları yumruklarıyla yıkmaya çalışan bir kadının çığlığıydı bu. İmkansız olduğunu o da biliyordu.. İyi niyetin hiçbir şey ifade etmediğini o kadın "çok iyi" biliyordu.

Film gibiydi adeta...
Kız kapıdan çıkar ve elindeki broşürü inceleyerek yavaşça yürür sokakta. Hem sapa hem de fazlasıyla sakin olan sokağın ortasına, bir kapıdan pat diye biri çıkıverir. Gözgöze gelirler. Tepkisiz hal kendini tepkili olmaya bırakıverir ve karşıdaki sorar: Nasılsın ? Kız iyi olduğunu söyler, onun hatrını da sorar ama karşıdaki inanmaz iyi olduğuna. Kız da "Hastayım biraz." der gitmeye meyilli. "Geçmiş olsun." der karşıdaki o yıllar önceki içtenliği ve çekingenliğiyle. Kız kaldığı yerden broşürüne bakıp yürümeye devam eder. Ve sonunda kalabalığa karışır.

Ne özlemişim halbuki! Nasıl da ihtiyacım varmış aslında sana.. ve o paha biçilemez dostluğuna. Nasıl da kolayca harcamışız onca paylaşılan güzel anları, beraberlikleri, hayalleri, destekleri. Nasıl da yakmışız birbirimizi.. Nasıl yanmışız..

İstediğin gibi ve söylediğim gibi, mavi hep seni hatırlatacak.

Ne tesadüftü ki, eve dönerken gökyüzü o mavilikteydi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder