7 Kasım 2010 Pazar

breathe me.

Help, I have done it again
I have been here many times before
Hurt myself again today
And, the worst part is there's no-one else to blame.

14 Haziran 2010 Pazartesi

maybe i like it this way..

yeni şablonları görünce "artık değiştirmenin zamanı geldi" dedim. zaten bilgisayarım bozuk olduğu için çok fazla giremiyorum, yazamıyorum. bazı zamanlar çok istiyorum buraya tüm açıklığı ile herşeyi yazmayı. seviyorum çünkü burayı. evimin bahçesindeki gizli yerim gibi. hani çocukken gittiğimiz hep özel bir yer vardır ya, onun gibi sanırım. bahçe içinde rengarenk çiçeklerle dolu huzur dolu bir orman.. herkes görür aslında o gizli yeri, biz çocuk aklıyla kimsenin göremediğini sanırız. ama kimse göremez senin ona baktığın şekilde. kimse o yere baktığında ağaçları göremez ya da rengarenk çiçekleri..
bugün çocukluğumu özlediğimi farkettim. o saf, çekinik, sevgi dolu, çıkarsız halleri.. komik belki de ama barbie bebeklerimi özledim. babam fedakarlık yaparak alırdı belki onları, ama aldığında nasıl sevinirdim. nasıl heyecanla açardım paketi ! o paketi açmak ne büyük mutluluktu benim için. ve oyuncakla beraber gelen o hayaller, oyunlar...

unutamıyorum bazı şeyleri. her geçen gün surlarım daha da yükseliyor. ama o kadar ihtiyaç duyuyorum ki aslında o saf sevgi dolu kucaklaşmaya..
belki de herşey benim elimdedir..
yok değil. olanları ya da olacakları kimse düzeltemez. görmezden gelip bir sonraki fırtınaya kadar mutlu olmak.. tek yapılabilecek bu. kısacası; "kendini kandırmak".

19 Mayıs 2010 Çarşamba

bazen anlatamadığın acılar hisler olur ya, onlardan birini yaşıyorum sanırım. hani an gelir kendi kabuguna çekilip tüm dış dünyadan izole olmak istersin ya, öyle birşey işte benimkisi de. o hisleri söküp atmak istiyorum ama zor geliyor. elimi dahi kıpırdatamıyorum. hep aynı noktada takılıyorum. daha da düşündükçe soğumaya, hissizleşmeye başlıyorum. tüy gibi hafif hissediyorum kendimi ama bi yandan da bi o kadar ağır ki.. tüm vücudum ağrıyor. hep hayalini kurduğum ege'ye gitmek istiyorum herşeyi arkamda bırakıp. sanki orada huzuru bulabilicekmişim gibi hissediyorum. sanki gidince herşey daha da kıymetli olacak, daha değer kazanacak.

gitmek istiyorum artık; ege'ye gitmek...

30 Nisan 2010 Cuma

hafıza.

geçen solfej sınavında hoca 10 kere parcayı çalıp benden söylememi bekleyince farkettim: hafızam geriliyor. evet hissediyorum bunu, sanki yok oluyor! o da farketmiş olmalı ki dönüp şaşırırcasına bana baktı ve sonra büyük bir ciddiyetle "sene sonu sınavında sana 10 kere çalamam aklında tutmalısın, ezgileri bölümlere ayırarak kısa kısa ezberlemeye çalış çok çabuk unutuyorsun dikkatini topla" dedi.
üstünden 1 hafta geçti.. bugün kız kulesine bakarken vapurda bayağı düşündüm. artık bir önceki akşam ne yediğimi dahi hatırlamıyorum. ama biliyorum ben böyle değildim. böyle olmaması gerekir. ben herşeyi hatırlardım. söylenilen sarfedilen cümleleri bile.. hemde kelimesi kelimesine. şimdi ise bambaşka..
artık üzülmemek adına sanki hiç yaşanılmamış hiçbir şey olmamış gibi davranıyorum. bu da unutmamla, aklımda tutmamamla sonuçlanıyor. ama bir yandan iyi olan ya da gerekli olanlar anıları, bilgileri de benden götürüyor. istemiyorum böyle olmasını.. çünkü düzeldim boş şeylerin peşini kovalamıyorum. gerçekten iyiydim, iyiyim..
sadece bugün biraz kendimi yalnız hissettim.

8 Ocak 2010 Cuma

su gibi akıp gider hayat
insanlar değişir, yüzler değişir
kimi zaman beni korkutuyor
içimdeki dünya
kimse bilemez
kimse bilemez nasıl hissettiğimi
kimse bilemez neler düşlediğimi
yalnızca sen duyarsın sesimi
çok uzaklarda..

yaşadığım herşey benim için bile sır
kimse bilemez
kim gerçek, kim hayal
kim oyun oynuyor
kimse bilemez

guzel olan olan hersey neden cabuk biter