Ne zaman akıllanacağız bilmiyorum. Kırılmaktan iki büklüm oldum artık. Yanlış anlaşılmaktan, hemen yargılanmaktan, aşağılanmaktan, hakaretlere maruz kalmaktansa bıktım. Yinede, bekliyorum. Neyi beklediğimi çok iyi bilerek bekliyorum. Artık o tezcanlı kız değilim. Büyüyorum. Bugüne kadar sabrettiğim,emek verdiğim şeyin bir anda elimden uçup gitmesine asla izin veremem. Hani hep derler ya "Gün gelir devran döner", ya da çoğu filmde dizide konusu işlenir; işte gerçekten o gün gelecek hissediyorum.
Bir yandan düşünüyor insan, "Gelse ne olacak?" diye. Karşındaki insan olduğunu fark edecek mi ? Oturup düşünecek mi? Birilerine bir şey anlatmak için illa kötü bir şey mi gelmeli başa, bunu hiç anlamış değilim. İnsanlar sanırım yüzleşmekten korkuyorlar. Korkuyorlar, çünkü onları haksız çıkaracak şeyler var karşı tarafta. Kim ister ki deli gibi saldırıya geçmişken haksız bulunup durdurulmayı. Ne kadar zevklidir o kırılan kalbin sesini duymak.. Ah nasıl bir hazdır o! O hazla büyük bir cesaret gelir insana, daha da ileri gider. Sanki kör gibidir, sanki sağır.. Dış dünyaya kapalı, o an için tanımadığın biri karşında durur tüm kiniyle. Hem ona hem yaptıklarına acırsın.
Peki karşımdaki hiç mi üzülmüyor? Beni boş yere haksız yere düşüren insan daha sonra üzülüp "Beni üzdü barışmaya gelmedi" de diyecek mi? Yine bencil mi davranacak? Yoksa benim halimi düşünüp ağlayacak mı benim gibi ? Kim haklı çıkacak?! Kimse veremez ki bana bunun cevabını.. Herkes kendini düşündükçe, empati kurmadıkça kimse veremez bunun cevabını.. Herkes doğru çünkü bu zamanda. Herkes kendini birilerine doğrulatma, ispatlama çabasında. Kimse kimsenin umrunda değil. Açık ve net. Bir şeyler yapmaya yaratmaya çalışırken tüm iyi niyetinle, yine kendini kapı önünde buluyorsun. Ne var ki hayat bu işte. "Yap ve boz"lardan ibaret. İstemesen de ama, itinayla yapılır ve bozulur...
Beni dinlemeden, anlamadan konuşup parçalara bölüp ahımı alan herkese.. Mutsuz günler efendim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder