18 Haziran 2014 Çarşamba

Eller

yazıp yazıp siliyorum.. yine anlatmaktan vazgeçiyorum.
çünkü bugüne kadar sevdiğim hiçbir insana anlatamadım onlardan ne kadar sevgi ve şefkat beklediğimi. 
anneme babama bile..
duygularım içime hapsoldu hep. 
buz gibi, dirayetli, sert, mantıklı bir kız yetiştirirken; bir yandan içinde fırtınalar kopan, duygu çöllerinde susuz kalan bir kız da yetiştirdiler onun yanında.
inadına da hayatının kararlarını vereceği zamanlarda hep duygusal davrandı. 
ama içimdeki şu duygusal açlık hiç dolmadı. 

günler geçtikçe, hayatımdan, karakterimden nefret eder oldum. 

her konuda.

sadece biraz sahiplenilmek, biraz da verdiğim şefkatin aynısı görebilmek istiyorum. biraz bu açıdan düşünülmek belki de.. 

çünkü her şeyi yapabilmek demek bir kadının yine de kendini küçücük hissetmesini, korkmamasını sağlamıyor malesef. o kadın yine de şefkat bekliyor sevdiklerinden. sıcak bir kucak, güven dolu kollar, saçları okşayan eller..

çocukluğumdaki bir eksiklik olsa gerek, ama en çok bunu arıyorum:

saçları okşayan eller.. 
şefkat dolu eller.. 
hiç bıkmayan hiç sıkılmayan..
uyuyana kadar devam eden..
karşılık beklemeyen..
saçları okşayan eller..
eller..

Dile getiremediğim fakat ihtiyacım olan anda olmayan o ellerin yoksunluğu, hayatımda her zaman yalnız kalmaya mahkum olduğumu gösteriyor sanki.

bedenen değil.
ruhen olan yalnızlık. 
en kötü olan yalnızlık.
kafanın artık duvarlardan oluştuğu, içinde bağırıp söylenip ağlayıp ekosunu sadece senin duyduğun yalnızlık.
karşındakine söylesen de anlamayacağı yalnızlık.
hep buruk olacağın yalnızlık.
ruhen olan yalnızlık..

ah eller..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder